Half-Life of Marie Curie, The

Oyun 2019’da New York’da Minetta Lane Theatre’da dünya prömiyerini gerçekleştirmiştir. Ardından 2020’de Arlington Theatre Squared ve 2021’de Washington BAT Theatre (Burien Actors Theatre)tarafından sahnelenmiştir.

Marie Curie 1911 yılında radyum ve polonyum elementlerini keşfinden dolayı Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı. Böylece Nobel ödülünü kazanan ilk kadın olmasının yanısıra iki Nobel ödülü alan sınırlı sayıda insandan biri oldu. Radyum ve polonyumu keşfetmedeki rolü ve büyük atom çekirdeklerinin bozunması sırasında yayılan enerji ile radyasyon ve radyoaktivite kavramlarını getirdi. Curie, hem fizikte hem de kimya alanında bir devrimin zeminini hazırladı.

Marie Curie ve Hertha Ayrton 1903’de Londra Kraliyet Enstitüsü’nde tanıştılar. O günden itibaren ilişkileri düzenli olarak devam etti. 1912 yılında evli Fransız Paul Langevin ile ilişkisi olduğu iddiasıyla acımasız bir dedikodunun nesnesi oldu ve bu dedikodu başarılarını halkın hafızasından sildi. Özellikle sağ kanattan Fransız basının acımasızca onu “yuva yıkan kadın” “Yahudi baştan çıkarıcı” ve “vatan haini” gibi çirkin suçlamalarla saldırmasıyla Marie Curie zayıf düştü ve depresyona girdi. 1911’de bazı insanlar ikinci Nobel Ödülünü almak üzere İsviçre’ye gitmekten vazgeçmesini bile önerdi. Ama o gitmekte kararlıydı onlara cevaben “Bilimsel bir eserin değerinin takdir edilmesinin, özel hayatımla ilgili iftira ve çarpıtmalardan etkilenmesi olasılığını kabul edemem” dedi. Ardından ciddi bir böbrek rahatsızlığıyla (muhtemelen radyasyon etkisiyle) mücadele etmeye başladı.

Onun çektiği sıkıntıları bilen arkadaşı Hertha Ayrton ona 1912 Şubat ayında yaz ayları için bir yazlık ev tutacağını yazdı ve kızlarıyla birlikte yazı birlikte geçirmeye davet etti. Bu seyahati herkesten gizleyebileceklerini başka bir isim altında gelebileceğini söyledi. Ardından Marie mart ayında böbrek ameliyatı geçirdi. Bir sanatoryumda bir süre kaldıktan sonra temmuz ayında kendini seyahat edebilecek kadar güçlü hissetti ve arkadaşının teklifini kabul ederek İngiltere’ye gitti. Kızlık soyadını kullanarak Madame Sklodowska adıyla seyahat eden Marie tek başına arkadaşının yanına geldi. Kızları onlara daha sonra katıldı.

Marie Curie arkadaşı ve meslektaşı elektromekanik mühendisi ve kadın hakları savunucusu Hertha Ayrton’ın daveti üzerine Hertha’nın İngiltere’deki sahil evine giderek inzivaya çekildi. Oraya gittiğinde depresyon onu ele geçirmişti. Ancak arkadaşı Hertha ona sığınacak huzurlu bir ortam vermesinin sıra özenli bir bakım sağladı. Sonunda yaşadığı zihinsel ve fiziksel çöküşün ardından toparlanıp iyileşmekteyken Birinci Dünya Savaşı başladı.

Oyun her ikisi de anne, dul ve korkusuz bilimsel araştırmacılar olan parlak zekalı, güçlü ve kariyerlerinin doruğundaki bu iki kadın arasındaki ilişkiyi araştırırken, kadın dostluğunun gücünü vurguluyor.

Kadınların pek çok alanda olduğu gibi bilim alanında da kabul görmekte zorlandığı bir dönemde yaşayan bu iki güçlü ve azimli kadının dostluğu ve yaşam boyu erkek egemen dünyaya karşı verdikleri mücadele günümüzde de illham vermeye devam ediyor.

Yazar Lauren Gunderson Hakkında :

Amerika’nın eserleri en çok sahnelenen oyun yazarlarından biri olan Lauren Gunderson, oyun yazarlığının yanısıra, uyarlamaları, senaryoları ve kısa öyküleriyle tanınmaktadır. Emory Üniversitesi Yaratıcı Yazarlık bölümünü bitiren yazar yüksek lisansını NYU Tisch Dramatik Yazarlık bölümünde yapmıştır.

Eserleri pek çok ödül alan yazarın başlıca ödülleri arasında, Susan Blacksmith Ödülü, Lanford Wilson Ödülü, John Gassner Oyun Yazarlığı Ödülü, Steinberg/ATCA Yeni Oyun Ödülü sayılabilir. 1982 Atlanta doğumlu yazar Atlanta Georgia’daki Emory Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Yaratıcı Yazarlık ve New York Üniversitesi Tische Sanat Fakültesi’nde Dramatik Yazarlık eğitimi aldı. Lauren Gunderson San Francisco’da yaşıyor.

Eserlerinde ağırlıklı olarak kadın meselelerine, tarih, bilim ve edebiyattaki kadın figürlere yer veren yazar aynı zamanda bazı eserlerini akvitist amaçlarla kullanılabilir hale getirdi. Yazarın belli başlı oyunları arasında “I and You”, “Bauer”, “The Half-Life of Marie Curie”, “The Revolutionists”, “Emilie: La Marquise du Châtelet Defends Her Life Tonight”, “Ada And The Memory Engine”, “Natural Shocks” ve “The Taming” sayılabilir.

Oyunları pek çok tanınmış yazarı da geçerek en az iki katı sahnelenen yazar kadın hikayelerine odaklanan eserleriyle haklı bir başarı kazandı ve saygın bir yer edindi. Pek çoğu gerçek kişilere dayanan karakterlerinin entelektüel arzuları, kendilerini ve dünyayı dönüştürme özlemlerini öne çıkarıyor.