Anderen, Die

Avrupa’nın ortasında kimsenin uğramadığı, ıssız bir köy, yağmurlu ve kasvetli bir sonbahar akşamı. Yaklaşık sekiz aydır durmadan yağan bir yağmur var. Alda, kocası Rene ile birlikte ‘’Eski Kıta’’ adlı oteli işletmektedir. Bir akşam Alda, arabayla giderken sokaktan geçen bir genci ezer. Bunu yaparken oldukça sarhoştur. Köy halkı toplanır ve bu gençle ne yapacaklarına karar vermeye çalışırlar. Çocuk yurtdışından kaçak ülkeye giriş yapmıştır. Devam etmek istemektedir. Ama yaralı olduğu için yerinden kıpırdayamaz. Zaman geçtikçe diğer köylülerde gençle ilgili meraklanırlar ve ondan geçmişteki kızgınlıklarının, erotik arzularının, taleplerinin ve intikam fantezilerinin acılarını çıkarırlar. Gencin kafasında köyle ilgili sorular vardır: Neden burada hiç çocuk yok? Bu insanlar hangi kurallar doğrultusunda yaşıyorlar? Neden herkes bu kadar şüpheli davranıyor? Gizli bir sırrın izi ortaya çıkmaktadır.

Vandalem, yabancı olma, çözülmemiş sorular, derin oturmuş travmalar ve bastırılmış suçluluk duyguları ile yaşayan toplumu; kara mizah olmadan, gülünç, trajikomik, karanlık bir benzetme ile yazıya dökmüştür.