Bauer

Aşk. Sanat. Meydan Okuma. Resimleri Guggenheim Müzesi duvarlarından indirilip bodruma kaldırılırken sanat tarihindeki yerinin solup, unutulma riskiyle mücadele eden ressam Rudolf Bauer’in gerçek hikayesi.
Rudolf Bauer hayatını resme adamış resim yapmak için yaşayan bir sanatçıydı. Ancak son yıllarını resme küsmüş, ihanetle yıkılmış halde izole bir şekilde yaşadı. Avangard sanatın öncülerinden biri olarak Naziler tarafından hapse atıldığında bile resim yapmanın bir yolunu bulmuştu. Sigarasını kurşun kalemle takas ederek bulduğu kağıt parçalarına eskizler çizmişti. Solomon Guggenheim onu yaşayan en büyük ressam olarak nitelendirmiş ve onun dehasını sergilemek için Bauer ile sözleşme imzalayarak onun eserleri üzerine bir müze kurmuştu. Ancak bu durum kariyerinin en parlak döneminde tüm eserlerinin kontrolünü yitirdiğini öğrenen Bauer’in sonunun başlangıcı oldu.

Bauer yeterince İngilizce bilmediği göçmenliğinin ilk dönemlerinde imzaladığı sözleşmeyle oturduğu malikanenin kullanımı, ve yıllık maaş karşılığında tüm eserlerinin haklarını Guggenheim’a devretmiştir. Bauer, Hilla Rebay’e onu ikna edip içeriğini anlamadığı sözleşmeyi imzalattı diye kızgındır. Hilla da bir zamanlar hizmetçisi olan karısı Louise ile evlendiği için ona öfkelidir.

Artık Rudolf Bauer akciğer kanseriyle boğuşmaktadır. Son on üç yıldır hayata küsmüş resim yapmamaktadır. Resim yapacak olsa tüm eserleri yine ona ait olmayacağından çok sevdiği resimden kopmayı seçer. Karısı Louise onun için endişelenmektedir. Ve umutsuz bir son girişimde bulunmaya karar verir. Ve kocasının eski sevgilisi ve küratörü Hilla’yı davet eder. Hilla Rebay Guggenheim müze küratörlüğü görevinden alınmıştır. Ve Bauer’in eserleri artık müzede sergilenmeyecek depoya, bodruma kaldırılacaktır.

Oyun Rudolf Bauer gibi görkemli bir sanatçının sanatının zirvesindeyken neden resim yapmayı bıraktığının, neden hayata küstüğünün hikayesini anlatıyor. Oyunda her zaman ilgi ve heyecan uyandıran sanat üzerinden, herşeyden hatta insan ruhundan bile para kazanmaya çalışan kültürün bedellerini anlatıyor. Oyun ilhamın gizemini çözmeye çalışırken, sanat dünyasındaki entrikalara, tarihin kaypaklığına, sanatsal dürtünün kırılganlığına ve pişmanlık çağına dair etkileyici bir keşif sunuyor.

Oyunun Dünya prömiyeri San Francisco Playhouse Theatre’da 18 Mart 2014’de gerçekleşmiştir.

Yazar Lauren Gunderson Hakkında:

Amerika’nın eserleri en çok sahnelenen oyun yazarlarından biri olan Lauren Gunderson, oyun yazarlığının yanısıra, uyarlamaları, senaryoları ve kısa öyküleriyle tanınmaktadır. Eserleri pek çok ödül alan yazarın başlıca ödülleri arasında, Susan Blacksmith Ödülü, Lanford Wilson Ödülü, John Gassner Oyun Yazarlığı Ödülü, Steinberg/ATCA Yeni Oyun Ödülü sayılabilir. 1982 Atlanta doğumlu yazar Atlanta Georgia’daki Emory Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Yaratıcı Yazarlık ve New York Üniversitesi Tische Sanat Fakültesi’nde Dramatik Yazarlık eğitimi aldı. Lauren Gunderson San Francisco’da yaşıyor.

Eserlerinde ağırlıklı olarak kadın meselelerine, tarih, bilim ve edebiyattaki kadın figürlere yer veren yazar aynı zamanda bazı eserlerini akvitist amaçlarla kullanılabilir hale getirdi. Yazarın belli başlı oyunları arasında “I and You”, “Bauer”, “The Half-Life of Marie Curie”, “The Revolutionists”, “Emilie: La Marquise du Châtelet Defends Her Life Tonight”, “Ada And The Memory Engine”, “Natural Shocks” ve “The Taming” sayılabilir.
Oyunları pek çok tanınmış yazarı da geçerek en az iki katı sahnelenen yazar kadın hikayelerine odaklanan eserleriyle haklı bir başarı kazandı ve saygın bir yer edindi. Pek çoğu gerçek kişilere dayanan karakterlerinin entelektüel arzuları, kendilerini ve dünyayı dönüştürme özlemlerini öne çıkarıyor.