Humans, The

Brigid ve Richard birlikte yaşamaya karar vermiş, New York – Chinatown’da dubleks bir apartman dairesi kiralamışlardır. Henüz nakliye kamyonu gelmediği için evde pek eşya yoktur. Brigid “Şükran Günü”nü bir arada kutlamak için ailesini çağırmıştır. Blake ailesi uzun bir yolculuğun ardından eve gelir. Baba Erik 28 yıldır Katolik Lisesi’nde çalışmaktadır. Bir süredir uykusuzluk çekmekte, garip rüyalar görmektedir. Anne Deirdre ise liseden mezun olduğundan beri bir şirkette ofis müdürlüğü yapmaktadır. Pek mutlu değildir, çünkü patronları ona, bu kadar uzun süredir orada çalışıyor olmasının karşılığını madden ve manen vermemektedir. Ailenin diğer kızı olan Aimee ise bir hukuk bürosunda avukatlık yapmaktadır. Kız arkadaşından ayrıldığı ve sağlık sorunları yaşadığı için pek keyfi yoktur. Brigid ise müzik eğitimi aldığı hâlde mesleğiyle ilgili bir iş bulamamıştır. Barmaidlik yapmakta ve hâlâ mesleğiyle ilgili burs kovalamaktadır. Richard ise 38 yaşında olmasına rağmen bir okulda master yapmaktadır. Zengin ailesi şımarmaması için 40 yaşından önce hakkı olan parayı kullanmasına izin vermemiştir. Erik’in annesi Momo ise bir süre önce bunamıştır. Ancak Erik ve Deirdre onu bu hâlde olmasına rağmen huzur evine vermek istemez. Ayrıca bakıcı tutacak maddi güce de sahip değillerdir. Bu arada Erik, 11 Eylül günü Aimee’yle birlikte New York’ta olduğu, o dehşeti yaşadığı ve kızıyla tesadüfen hayatta kaldıkları için, diğer kızının ikiz kulelerin olduğu yere bu kadar yakın bir yere taşınmasından huzursuz olmuştur. Bunu da tavır ve sözleriyle dile getirmekten çekinmez…

Gece ilerler… Konu konuyu açar, aile içi tartışmalar keyifli anlara, keyifli anlar tartışmalara dönüşür. Herkesin beklentileri, yaşadığı sıkıntılar vb. bir bir ortaya çıkar, ama… aslında Erik ve Deirdre’nin hepsinden farklı ve daha önemli bir sorunu vardır. Bunu kızlarına söylemek zorundadırlar…

Çevirmenin notları ;

Oyun ; aile kavramını, aile bağlarının önemini, sevginin, dürüstlüğün ve aidiyetin vazgeçilmez değerini ‘anne – baba – çocuklar – sevgililer ve büyükanne’ temelinde ele alırken, bir yanıyla da kaçınılmaz olan kuşak çatışmasını güven, inanç ve özgürlük bağlamında irdeliyor… Yoksulluk, yalnızlık, çaresizlik, yaşlılık, hastalık, ölüm, sevdiklerinin sevgisini kaybetme, vicdan, eleştirilme, aldatma ve aldatılma gibi insanî özelliklere, duygulara ve korkulara samimiyetle değiniliyor…

Günümüz dünyasında / toplumunda ; ekonomik uçurum, çarpık sosyalleşme ve garip, anlamsız insanî hırsların esaretinde iş bulmanın ve hayatta kalmanın ne kadar zor olduğu, ayrıca yazarın, “Yaşamanın maliyeti daha ucuz olmalı.” sözüyle daha da anlam kazanıyor…

Evrensel yanıyla toplumumuzda da mutlak karşılığı olan oyun ; son derece sıcak, samimi, yer yer duygusal, zaman zaman da komik diyalogları ve müthiş temposuyla başarılı bir kurgu ve etkileyici bir anlatıma sahip.

“İnsanlar” (Humans) adlı oyun ;

– 2016 “New York Tony Ödülleri”nde en iyi oyun,
– 2016 “New York Drama Critics Circle Ödülleri”nde en iyi oyun,
– 2016 “Outer Critics Circle Ödülleri”nde en iyi oyun,
– 2016 “Drama Desk Ödülleri”nde seçkin oyun,
– 2016 “Obie Ödülleri”nde ise en iyi oyun yazarı ödülü almıştır.

Ayrıca, 2016 “Pulitzer Ödülü” drama dalında da aday gösterilmiştir.