Superior Donuts

Şikago kent merkezinin dışında, babadan kalma çörekçi dükkanını işleten, hayattan bezmiş, kötümser bir ihtiyar olan Arthur ile büyük beklentileri ve hayalleri olan, edebiyata meraklı genç yardımcısı Franco’nun kimi zaman çatışmalı kimi zamansa bir baba-oğul sıcaklığını andıran ilişkisi üzerine kuruludur Çörek Sarayı. Irkçılık, göçmenlik, “kentsel soylulaştırma” gibi toplumsal meselelerin yanı sıra kadın-erkek ilişkilerinin de mercek altına alındığı oyun, farklı kökenlerden gelmekle birlikte kendilerini ortak bir “Amerikalı” kimliğiyle tarif eden birbirinden ilginç karakterlerin geçit törenine dönüşür.

Oyun, gelenekçilik ile yenilikçilik, muhafazakarlık ile yeniliğe açıklık arasındaki çatışmadan beslenmekte, izleyicinin zihninde şu tür sorular uyandırmaktadır: Gençliğe has umut ve heves, köhnemiş, geleneksel dimağları dönüştürmeye yeter mi? Değişim her zaman iyi midir? Muhafaza edilmesi gereken yerleşik kurum ve gelenekler de yok mudur?