Muharrir
Nahid Sırrı Örik’in yetişkin seyirci için yazdığı az kişili ve az mekanlı oyunu “Muharrir” insanların amaçları ve zaaflarının yönlendirdiği yaşam biçimlerini eleştirel bir dille, başarıyla konu etmektedir.
1950 yıllarında büyük bir işyerinin sekreterya bölümüne işyerinin kızı olduğu anlaşılan Neyyire girer. Neyyire hayli şımarık, genç ve hoş bir genç kızdır. Babası Mahmut Galip Bey’in sekreteri olduğu anlaşılan Hayri’nin kendisine iltifat etmesiyle, babasının zenginliğiyle ilgili olduğu iddiasıyla alay ederek biraz da flört ederek eğlenir. Babası dışarıda bir toplantıdadır. Birazdan erkek kardeşi Ahsen gelir, babasıyla birlikte gitmiştir. Ama babası onun toplantıya katılmasını istememiş, arabada bekletmiştir. Onun da Neyyire’nin de babalarının gözüne girmek için uğraştıkları anlaşılır. Baba gelir, kızı babasından alışveriş amacıyla para istemektir, alır çıkar. Randevu verilerek çağrılmış olan ünlü yazar Cevat Sezai gelir. Mahmut Galip Bey yazarın oğluna Türkçe dersi vermesini istemektedir. Çünkü Ahsen yurtdışında okumuştur, Türkçesi yeterli değildir. Yazar Cevat Sezai hayli sade hatta salaş giyimli ilginç biridir. Mahmut Galip Bey kendisini tanıyamamıştır ama aslında sınıf arkadaşıdırlar, yakın evlerde oturmuşlar lise yıllarında okula birlikte gidip gelmişlerdir. Yıllardır karşılaşmamışlardır. Sohbet ederler, Cevat Sezai otuza yakın kitabı yayınlanmış bir yazar olmuştur Mahmut Galip Bey de önemli bir iş adamı. Cevat Sezai Mahmut Galib’in de okul yıllarında iyi bir kalemi olduğunu hatırlatır kendisine. Cevat Sezai’nin son romanı bir gazetede günlük olarak yayınlanacaktır. Mahmut Galib’in bakışlarından kılığını merak ettiğini anlayan yazar, ekonomik durumundan şikayeti olmadığını söyler, ders ücreti konusunda da fazla beklentisi yoktur, ders vermeyi kabul eder, ertesi gün başlamak üzere anlaşırlar. Patron yazarı oğlu Ahsen’le tanıştırır, çıkar. Ahsen ders olayından hiç hoşnut değildir, yazarı küçümsemeye çalışır, ertelemeye uğraşırsa da başaramaz, ertesi gün için sözleşirler… Ahsen babasından aldığı parayla bir butiğe koşmuş olan kız kardeşini telefonla bulur, komşu köşklerindeki zengin dul hanımdan kendisine yeni ithal edilmiş şık kravatlardan hediye koparması için yardım ister.
Eski arkadaşının ekonomik durumuna üzülen Mahmut Galib Bey, onun tefrika romanını yayınlayacak gazetenin Yayın Yönetmeniyle konuşur, yönetmen ‘romanı okumadığını , yazarın vasat bir edebiyatcı olduğunu romanı merhameten basacaklarını’ söyler ücret de günlük 2,5 liradır. Mahmut Galip yazarın başka geliri olmadığını da öğrenir, Y ayın Yönetmeninden romanı mutlaka okuyup yazara beğendiğini söylemesini ve ücreti de günlük 5._ liraya çıkarmasını ister, aradaki farkı kendisi verecektir.
Epey zaman kaybettiği düşüncesiyle çalışmaya başlamıştır ki yazar öfkeyle odaya girer. Mahmut Galib’in gazete yöneticisiyle yaptığı telefon konuşması kendisine hemen duyurulmuştur. Cevat Sezai böyle bir yardımı asla kabul etmeyeceğini hem Mahmut Galib’e hem de hemen oradan telefonla arayarak Gazete’nin Yayın Yönetmenine söyler, aldığı avans için de küçük hikayeler yazıp göndereceğini belirtir. Ayrıca Ahsen’e de ders vermek istememektedir çünkü delikanlının buna hiç istekli olmadığını dolayısıyla yararlı olamayacağını anlamıştır.
Mahmut Galib yazarın bu onurlu tutumuna hem şaşırmış, hem de hoşlanmıştır. Aynı zamanda kendini suçlu hissetmiştir. Hemen ticari zekasını çalıştırıp yazara bir öneride bulunur. Bir edebiyat dergisi çıkarmak için gereken parayı sorar, Celal Sezai önce ilgilenmese de, öfkesini yenmeye çalışarak hesap yapar 1000 liraya aylık bir edebiyat dergisi çıkarabilecektir. Mahmut Galip ona bu işi üstlenmesini, parayı vereceğini kendisinin yalnızca mali yönden ortak olacağını, edebi yetkinin yazarda olacağını söyler. Giderek konuyu sahiplenen Celal Sezai gereken işlemlere başvurmak üzere çıkarken Mahmut Galib o sırada iş yapmakta olduğu bir firmayı aratır, ilgili kişiye yapacakları işin 1.500 lira daha fazla ücrete malolacağını söyler!
Nahit Sırrı Örik’in oyununu, yine evrensel değer yargılarıyla donattığı rol kişileriyle her zaman oynanabilecek bir dramatik aksiyon üzerinden kurguladığı görülüyor. Gençlik günlerinden birbirini tanıyan iki kişinin birinin ticaret yaparak daha çok para kazanmak diğerinin yazarak daha çok insana ulaşmak gibi amaçları doğrultusunda inşa ettikleri yaşam biçimleri ve değer yargıları kısa zaman dilimi içinde sergileniyor. Yazar seçtiği yolda amacına ulaşmak için yaşamın başkaca tüm güzelliklerinden nimetlerinden vazgeçmiş ama bu ona ekonomik sıkıntılı ve yalnız bir yaşam biçimi sunmuştur. Bu yolda amacı zaafa dönüşmüş, başkaca her şeyden vazgeçebilmesine neden olmuştur. Bundan pişman değildir. Mahmut Galib ise kapitalist sistem içinde yer alarak daha çok kazanmak yolunda edindiği değer yargılarının sonuçlarını karısı ve çocuklarının çıkar ilişkileriyle yaşar, o da bundan rahatsız değildir. Onun amacı da zaafa dönüşmüş, bir an bir edebiyat dergisi çıkarmak gibi bir güzel düşünceye kapılsa da bunun bedelini başka bir yerden hemen çıkarmak fırsatını kaçırmamıştır.Yani oyunun sonunda iki karakterin buluştukları eylemde kendi zaafları ve amaçlarından vazgeçmedikleri ve karakteristik özelliklerini koruduklarını görürüz.Hem iş yaşamına hem medya dünyasına yönelik eleştirileriyle güzel bir iletisi olan ve bunu çok inandırıcı kılan karakterlerin sözlerine ve davranışlarına yansıtmayı başaran, üstelik hayli kısa bir oyun “Muharrir”.
Günümüz seyircisine göndermeleri olan “Muharrir” yalnızca sözcüklerin günümüzdeki karşılıklarıyla değişimini ve bazı repliklerin kısaltılmasını kapsayan bir dramaturgi çalışmasıyla özel tiyatrolarda da oynanabilir.
Bu tanıtım yazısı Gülşen Karakadıoğlu tarafından hazırlanmıştır.