Matild

Matild

İstanbul değişen, genişleyen, karanlıkları ve aydınlıkları içinde barındıran bir sahne şehridir. Çünkü bir sürprizler şehridir, tıpkı tiyatro gibi... Her köşesinde bir sürpriz bekler insanı. Bu şehrin karmaşası çarpar, baştan çıkarır insanı. Zaten çelişkileriyle güzeldir. İstanbul’un dehlizleri kazıldıkça nice hikâyeyi barındırır içinde. Tıpkı henüz keşfedilmemiş, keşfedilmişse bile dramatik eserlerde kullanılmaktan korkulmuş hikayeleri gibi. Çünkü şehir ve insanları 6- 7 Eylül’ü, darbeleri, ekmek kavgalarını, türlü türlü yasakları görmüştür. Her döneminde şekil değiştirmiştir. Değişmeyen şeyse kadın ticaretidir. Ama lüks, ama sokakta, ama resmi bir umumi bir evde...İnsanlık var oldukça süren, devam eden, sömürülen.... Ermeni cemaati içerisinde yetişmiş kolej mezunu genç bir kızın, bir genelev patroniçesi olması yolunda yaşadıkları anlatacaktır şehrin gerçek hikayesini... 1970’ler...1980’ler...1990’lar. Türkiye bin bir yara ile savaşırken akşamları Zürafa Sokak tüm sahte neşesiyle ziyaretçilerini beklemektedir. Şişli’deki yazıhanesini kapatıp, ardından bankalar caddesindeki işlerini yoluna koyan kadının hikayesi o zaman başlar. Gece uzun, müşteri kuyruğu gergindir. Tahsilatını almadan gözüne uyku girmez. Dışarıdan sert, suskun bir patroniçe... Manukyan...Matild’i susturabilirse.
Matild Manukyan’ın hayatından yola çıkılarak yazılmış bir tiyatro oyunudur. 

Yazarın Notu: Kimseyi yüceltme veya yerme politikası gütmeden unuttuğumuz, göz ardı ettiğimiz ancak bu ülkenin gerçeği olan “kadın” ticareti meselesine kadının yine unutulduğu 2020’li yıllardan bir bakış açısı getiren hayali ve yüzleştirdikleriyle sert gerçekçi bir oyun.... Ancak oyun, tıpkı Shakespear’in bilinen bir konuyu büyülü bir sanatsal anlayışla yeniden yazması gibi; bildiğimiz bir mesele yine tiyatronun büyülü dünyasıyla asla didaktik olmadan aktarılmıştır. Oyunda kadın ticareti üzerinde durulduğundan erotik veya şehvet olgusunun çok olduğu düşünülebilir ancak herhangi bir yanlış anlamaya sebep olacak bir sahnenin olmadığını, oyunda çatışma ve duygusal dramanın daha yüksek olduğunu belirtmekte fayda var. Her daim ötekileştirilen, argo tabirlerde her daim aşağılanan, bedeni kitle iletişim araçları ve medya tarafından dejenere edilen ve sadece 8 Mart’larda “anne” tabiriyle hatırlanan “kadın” kavramına bu konu ile bakılarak toplumsal olarak farkındalık oluşturma gayesiyle yazılmıştır. Oyun metninde Manukyan ve Matild dışında gerçek isimler kullanılmamıştır. Metinden Manukyan ismi çıkartılarak isimsiz bir şekilde de sahnelemeye de uygundur. Çünkü ana mesela kadındır değişmeyecek olan.