Madame Bovary

Çağdaş realizm akımının en önemli romanlarından kabul edilen, Gustave Flaubert’in Madam Bovary’si, sadece kitaplarda okuduğu veya uzaktan gözlemleme şansı bulduğu, gerçekte ise asla sahip olamayacağı gösterişli ve romantik bir hayatın özlemin çeken Emma’nın trajik hikayesidir. Bununla birlikte, lüks ve şatafata olan düşkünlüğü, tatminsizliği ve karşılıksız aşklarıyla tekil bir kadın trajedisi olmaktan ziyade, taşra yaşamının boğuculuğuna, toplumun ahlaki yargılarının ikiyüzlülüğüne ve romantizm karşısında güç kazanan burjuva değerlerine değinmesi bakımından salt psikolojik değil toplumsal yanları da olan bir anlatıdır Madam Bovary. Ödüllü Amerikalı oyun yazarı Adrienne Kennedy, hepimizin aşina olduğu bu hüzünlü ve çarpıcı hikâyeyi alışılmış bir kronolojik sırayı takip etmek yerine, son derece özgün bir yaklaşımla, anlatının farklı zaman dilimlerine ait kesitlerini bir yapbozun parçaları gibi rastgele bir araya getirerek anlatmayı ve bunu Emma’nın kızı Berthe’nin gözünden seyirciye aktarmayı tercih ediyor. Böylelikle bu klasikleşmiş öyküye yepyeni ve heyecan verici bir soluk getirmiş oluyor.