Hipokrat

Furkan ve Yeşim, üniversite sınavında Türkiye derecesi almış, kariyerli, modern ve başarılı iki ayrı doktordur. Özel bir gecede (Yılbaşı ve Sevgililer Günü), Furkan, Suriyeli bir çocuğun; Yeşim ise yeni evlendiği reşit olup olmadığı belirsiz eşi tarafından yaralanan orta yaşlı bir adamın ameliyatı için olmaları gereken bir yerde (Hastane) ama olmamaları gereken bir durumda (Tuvalette) kendilerini bulurlar. İki farklı olay örgüsünden, ırkçılık, taciz, etiket, kariyer ve cinsiyet başlıkları altında VİCDAN kavramını sorgulatan bir oyun ‘’Hipokrat’’.

…Baktı gözlerimin içine. İyi misin? Anlıyor musun? Your eyes? Ne varmış gözlerimde? Arapça hebele hübele şeyler dedi. Tuttu göğsümden. KILLER! Ne katili be! Manyak mısın sen? Alın şunu başımdan. İyilik de yaramıyor bunlara. Asistanlardan birinin bakışını gördüm.. Tuhaf. O kadının gözleri ona geçmişti sanki. Sonra odadaki herkesin aynı şekilde bana baktığını fark ettim…

 …Sonra odadaki herkes aynı şekilde bana bakmaya başladı. Sanki. Evet. Eminim böyle oldu evet.

Ne? Ne bakıyorsunuz? Yalan mı, biz burada hayat kurtarıyoruz onun söylediğine bak! Koridorda hızlandım ve şuursuzca kendimi bu tuvalete attım. Neden? Bilmiyorum…

Yazarın notları :

Bir insana verilebilecek en büyük cezayı kendi ‘vicdanı’ verebilir. Peki ya vicdan soyut mu somut mu? Kalp ve akciğerin arasında bir yerde mi yoksa direkt kalbin içinde mi? Ya da hiç mi yok? Yeşim ve Furkan’ın bu kavramla olan derdi, aslında hepimizin aynı soruları sormamıza sebep olacak ve bu oyunda en az onlar kadar bizler de bir yüzleşme içinde kalacağız.

Toy, İstanbul (2019-2020)