Genç Bir Delinin Hatıratı

Genç Bir Delinin Hatıratı

Oyun, 1835 yılında annesini, kız kardeşini ve erkek kardeşini vahşice öldüren Pierre Rivière’in gerçek olaylardan esinlenen itiraflarına dayanır. Tek kişilik bir sahnede, bir hücrede geçen oyunda Pierre; çocukluğunu, ailesiyle olan çatışmalarını, annesinin babasına yaptığı eziyetleri, iç dünyasındaki çelişkileri ve işlediği cinayete giden süreci ayrıntılarıyla anlatır.

Tanrı’nın “ilahi adaletini yerine getirdiğine inanan Pierre, seyirciye hem suçunun gerekçelerini hem de içindeki seslerle yaptığı mücadeleyi aktarırken; delilik, inanç, aile içi şiddet, toplumun ikiyüzlülüğü ve insanın kötülüğe sürüklenişi üzerine sarsıcı sorular bırakır.

Bu metin, akıl ve delilik arasındaki ince çizgiyi, bireysel vicdanın karanlık yönlerini ve “Tanrı adına işlenen cinayet” fikrinin yarattığı dehşeti sahneye taşır.

Yazarın Notu: 

İnanç, Delilik ve Suç Arasında Sarsıcı Bir Yolculuk

1835’te Fransa’da, annesini, kız kardeşini ve erkek kardeşini öldüren Pierre Rivière’in gerçek itiraflarından sahneye uyarlanan bu tek kişilik oyun; insan ruhunun en karanlık köşelerine cesur bir yolculuk yapıyor.

Bir hücrenin içinde, kendi yazdığı hatırat üzerinden konuşan Pierre; çocukluğundan aile içi şiddete, Tanrı inancından “ilahi adalet” saplantısına uzanan düşüncelerini seyirciyle paylaşırken, akıl ile delilik, suç ile inanç arasındaki ince çizgiyi sorgulatıyor.

Duyduğu seslerin, Tanrı’nın emirlerinin ve kendi vicdanının arasında sıkışan bir genç adamın çarpıcı hikâyesi, seyirciyi şu soruyla baş başa bırakıyor:

“İlahi adalet” uğruna işlenen bir cinayet gerçekten günah mıdır?