Double Double

Phillipa James, yakın zamanda kaybettiği kocası Richard’a esrarengiz bir biçimde benzeyen Duncan McFee’yi Londra kaldırımlarından alıp lüks dairesine getirir. Phillipa’nın bu benzerlikten faydalanarak Duncan’ı kocasının yerine geçirme planının arkasında yatan entrikalı bir motivasyonu vardır. Plan başarılı olursa eline geçecek iki milyon sterlinin yarısını Duncan’a teklif etmesi üzerine ikili Richard’ın doğum gününe kadarki bir haftalık süreci eve kapanıp hazırlık yaparak geçirir. Tamamıyla bir iş anlaşması olarak başlayan bu süreç, karakterler birbirini tanıdıkça beklenmedik bir yönde ilerler; tüm bunları planlarken Phillipa’nın hesaba katmadığı ve Duncan’ın bilmediği bazı saklı gerçekler vardır.

Çifte Bela, izleyenleri her an yeni tahminlerde bulunmaya itecek, güldürecek ve şaşırtacak bir gerilim. Olay zinciri bükülüp, kırılıp, ileri geri dolanıp, beklenmedik şekillerde dallanıp budaklanırken sahnede yalnızca iki karakterin diyaloğunu takip ediyoruz aslında. Fakat bu diyalog; beklenmedik itirafların ve ani çıkışların arasına serpiştirilmiş; Shakespeare’den, Avustralya Kraliyet Uçan Doktor Hizmetleri’ne; My Fair Lady müzikalinden numerolojiye uzanan göndermeleriyle izleyenleri her an içine çekip katlana katlana daha da belalı hale gelen bir sona sürüklüyor.