Aklıma Hoş Geldiniz
Bir gün ; George, evinin salonundayken salondaki tüm mobilyanın tek tek yok olduğu hissine kapılır. Telâşla en yakın arkadaşı Chuck’ı arar ve evde garip şeyler olduğunu söyleyerek hemen gelmesini ister. Bir süre konuşur, tartışırlar. Sonuçta Chuck ona inanmaz, ama yine de geleceğini söyler. George telefonu kapattıktan sonra, o sırada salonda tek kalan masayı dışarı taşıyan Bob ve Joe’yla karşılaşır. Şaşırmıştır, onlara dairesinden mobilyasını neden götürdüklerini sorar. Onlar da, bulunduğu yerin onun dairesi değil bir tiyatro sahnesi olduğunu, gösterinin az önce sona erdiğini, bu yüzden de dekoru dışarı taşıdıklarını söyler. George’un kafası iyice karışmıştır. Orada bulunma sebebine, olan bitene bir türlü anlam veremez…
Daha sonraki sahnede George evdedir. O gün yaşadıklarını karısı Erin’a anlatır. Erin, George’la pek ilgilenmeyen, onu çok da ciddiye almayan, umursamaz biridir. George’un anlattıklarını yine pek önemsemez. Bu arada George, ne iş yaptığını da hatırlayamamaktadır. Bu sırada Chuck gelir. Tekrar konuşurlar. Chuck ona bir yazar olduğunu, yeni bir oyun yazmaya başladığı için bunları yaşamış olabileceğini, kendisinin de onun temsilcisi olduğunu söyler. George’un şaşkınlığı iyice artmıştır, çünkü yeni bir oyun yazdığını bile hatırlamamaktadır… Olaylar gelişir, George için artık gerçek olanla yazdığı oyun birbirine karışır, iç içe geçer. Hayatına giren kişilerin, yaşadığı olayların hangisi gerçek, hangisi oyuna aittir bilemez… Beklemediği sürprizlerle karşılaşacaktır…
Çevirmenin notları ;
“Aklıma Hoş Geldiniz”, temelde, bir yazarın üretim sürecinde yaşadığı olayları anlatır. Oyun ; yazarın duygu ve düşüncelerini, kaygılarını, beklenti ve itiraflarını, - zaman zaman seyirciyle de yüzleştirerek - farklı olaylar dizisi eşliğinde kurgular ve sürprizli bir bakış açısıyla gözler önüne serer. Yazar oyunda ; gerçek olanla, yazılan oyunu iç içe geçirirken, bize hayattaki tercihlerimizi, olaylara bakış açımızı, dürüstlüğün ve sadakatin önemini sorgulatır. Dış güzellikten öte iç güzelliğin daha değerli olduğunu, gördüğümüzün aslında göründüğünden çok daha farklı olabileceğini değişik, ilginç metaforlarla anlatır…
Sam Bobrick’in her zamanki gibi kendine özgü esprili üslûbuyla yazdığı, absürd yönleri olan, keyifli, samimi, güzel vakit geçirtebilecek eğlenceli bir oyun.