Uygarlık Çöplüğü (Gılgamış)
Tiyatroya gelen Hurdacı ile Eskici, kullanılmayan tiyatro malzemeleri arasında işlerine yarayacak bir şeyler ararlar. Tiyatronun bekçisi ise kuliste televizyon izlemektedir. TV kanalları arasında gezerken Joseph Campbell’ın, Gılgamış Destanı’nın önemini anlattığı bir programa denk gelir. O sırada Hurdacı ile Eskici’nin seçtiği atık eşyaların bir kısmı canlanmaya, değişmeye, dönüşmeye başlar. Ekranda Gılgamış’ın annesi Ninsun ile Güneş Tanrısı Şamaş belirir. Müzikle birlikte, Gılgamış Operası başlar.
Uygarlık Çöplüğü (Gılgamış) oyunu, Haşmet Zeybek’in İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın deneysel çalışmalar yapılan Tiyatro Araştırmaları Laboratuarı (TAL), Geleneksel Oyunlar Birimi yöneticisi olduğu dönemde yazdığı oyunlardandır.
O dönem basına verdiği demeçlerde oyunu şöyle tanımlar: “Şehir Tiyatrosu’nda kaynaklarımızı araştırmak için “Anadolu İnsanının Kültürel Kimliğinde Oyun” isminde bir birim kurduk. Çalışmalarımızı -karşılaştırma, dönüştürme ve çağdaşlaştırma- olmak üzere üç bölümde sürdürüyoruz” (31 Aralık 1997. Pınar Çelikel, Sanat/Toplum)
“Gılgamış, mitoloji ile tarihin birleştiği bir nokta. Destan ilk defa Sümer’de yazıya geçiyor çünkü ilk defa krallık ortaya çıkıyor. Bugün modern toplumda aradığım her şey var. (…) Uygarlık Çöplüğü’nde şunu dedik: Ölümü bilen herkes Gılgamış’tır. Kral olmuş, soylu olmuş, köle olmuş farketmez; o insanın statüsüdür. Sosyal varlığının ötesinde, kültürel olarak diğer insanlardan ayrılan yanı, Gılgamış’ın ölümü biliyor olması. Aşk ve arkadaşlık da değişmeyen trükler. Enkidu ile arkadaşlığı, ölümünden sonra onu bir türlü gömemiyor olması…
– Rock Opera tarzında sahnelemek oyuna neler kazandıracak?
“Çok bilinen bir destanın dinamik bir anlatım ile sahnelenmesi üzerinde durduk. Bunu genç insanların yapabileceğini düşündüm. Ayrıca gençleri bir yerden yakalamayı hedefledim. Rock Opera gibi yabancı bir üslubun içine yerli bir içerik koyabilir miyiz diye sordum. Rock türünün dinamik, heyecanlı ve canlı olması nedeniyle, gençlerle mitoloji daha kolay buluşur düşüncesiyle yazmaya karar verdim.”