Ölüme Mahkûm Seyirci

 

“Hanımlar Beyler, aramızda bir suçlu var!” diye duyurur savcı. Suçlama tiyatroyu ele geçirir ve seyircilerden birini rastgele sanık olarak belirler. Neyden suçlu? Sessiz kalmaktan, adaletin kontrolden çıkıp da delirmesine tepki vermemekten suçlu. Ancak yavaş yavaş, giderek birbirleriyle baş başa kalarak, mahkeme ve tanıklar suçlamalardan öz eleştiriye geçerler: adalet maskaralık olduğunda herkes suçludur. Şeytani bir kara komedi olan oyun, kendini toplumsal gerilemeden korunduğuna inanan herkese bir uyarı niteliğinde. Maalesef hiçbir toplumun ayrıcalığında bulunmayan adaletin parodilerini ortaya çıkaran oyun, Matéi Visniec’in ilk kavgalarını da temsil etmektedir.

1984 yılında, Çavuşesku’nun diktatör rejimi sırasında yazılan Ölüme Mahkûm Seyirci; oyuncuların, hâkimlerin, yönetmenin, seyircilerin, sanıkların, avukatların, suçlayanın, tiyatro personelinin ve tanıkların birbiriyle karşılaştığı ve karıştığı şeytani bir dava-oyundur. Adaletin bu güldürücü parodisinde toplumlarımızın tiyatrosu oynanmaktadır. Bugünkü ve geçmiş diktatörlüklerin çarklarını ve dönüşümleri de dâhil çağdaş “demokrasilerimizde” görebiliyoruz.

1987 yılında ülkesini terk ederek Fransa’ya gitmeden önce yazdığı oyun ancak 1992’de ilk defa seyirciyle buluşmuştur. Yıllar sonra, Romanya’yı terk etmeden önce yazdıkları ve Fransa’da yazdığı ilk oyunları tek bir kitapta buluştu. Kitabın çıkışından kısa bir süre sonra yaptığı söyleşiden bazı alıntılar:
“Ben iki kültür, iki duyarlılık arasında yaşayan adamım; kökleri Romanya’da ve kanatları Fransa’da olan adamım.”
– Eğer bu kitaptan bir cümleyi ön plana çıkaracak olsaydınız, hangisini seçerdiniz?
“Ülkemizde beyin yıkamak bedava ve zorunludur.”

Oyunun başlangıcından birkaç dakika sonra, bir seyirci ölüme mahkûm ediliyor. Ölmesi gerektiğini ilan ediyor savcı; hatta adalet fırsat tanırsa da kendi ellerinle öldürebileceğini bildiriyor. Hangi menfur suçu işledi? Aslında, hiç de önemi yok. Önemli olan tek şey suçlunun vahşetinin farkına varması ve oyuncuların şiddetle savunduğu iddiaların kalabalık tarafından teyit edilmesidir.

Şüpheye yer yok: suçlu, seçilen ve kendisine rağmen bu kaçık ve lezzetli sinirsel faunada yargılanandır. Deliller de ortada: tam bir suçlu sıfatı var, apaçık belli oluyor.

Bu hibrit oyun, türleri ve tarzları karıştırıyor. Absürt için bazen Ionesco, dava ve onları takip eden eleştiri sahneleri için de Kafka ile Camus akla geliyor. Matéi Visniec bizleri oldukça etkileyici hayal dünyasına taşıyor. Seyirci ya da okuyucuyu şaşırtarak kurgu ile gerçeği karıştırta da bilir. Bu mahkûmiyete de hiç isyan etmeden pasif bir şekilde tanık oluyoruz. Bilet alıp gelen zavallı seyirci de bu çılgın eserin kurbanı oluyor.

Daha yakından bakılacak olursa; bu oyun yargı sistemini, keyfi kararları açığa vurmaktadır… Pasif insanların isyan etmeye cesaret edemediği ve bu baskıyı desteklediği veya en azından harekete geçmesine izin vermediği bir eleştiri de hissediyoruz.

Bu seyircinin suçlanması okuyucuda bir rahatsızlık yaratıyor. Şüphesiz, Visniec Romanya’da karşılaşmış olabileceği süreçleri çağrıştırıyor… Bu çeşit tiyatro oyunları sorgulatır, ilk okumada kendini teslim etmez.

 

Sahnelendiği Tiyatrolar

Devlet Tiyatroları, Diyarbakır (2023-2024)

 

 

 

 

Yapıt Hakkında

Matei Vișniec

Yazar : Matei Vișniec

Burak Üzen

Çevirmen : Burak Üzen

Tür : Kara Komedi

Bölüm : Tek Perde / Yaklaşık 90 dakika

Oyuncu Bilgisi : En az 4 E – 3 K (Toplam değişebilen 12 rol)

Oyun Arşivi Kategorisine Geri Dön