Piçhane
Abdülhamid döneminde doğumevi açmak ve sağlık konusunda halkı bilinçlendirmek için çırpınan Prof. Dr. Besim Ömer Akalın’ın bu cesur çabasından esinlenerek, kurmaca bir dramatik aksiyonla yazılmıştır. Genç Besim Ömer’in, kendisi gibi kadın doğum uzmanı olan üç arkadaşını da yanına alarak ülkedeki ilk doğumhaneyi ‘kaçak’ olarak kurmasından yola çıkılarak kurgulanan oyun, neşeli bir yaklaşımla sürüyor. 1890’lı yıllarda Osmanlı hukukuna göre müslüman kadınların evde doğum yapması hem gelenekle hem de yasal olarak sürüyor. Tıbbiyeyi Şahane ve Ebe okullarında ilgili bölümlerde eğitim olsa da hastanede doğum yapılması söz konusu değil. Fransa’ya ihtisas için gönderilen DR. Besim Ömer orada kadınların hastanede doğum yaptığını görür ve ülkesine de bunun uygulanması gerektiğini düşünür. Babası Milletvekilidir ve Abdülhamid tarafından sevilen bir genç tıp doktoru olarak gidip bir viladethane (doğumevi) açmak için izin ister. Abdülhamid bunu toplumun kabul etmeyeceği gerekçesiyle uygun görmez. Besim Ömer Bey yanına kendi gibi birkaç doktor arkadaşını alarak sarayla tıbbiye arasında bir binada gizlice bir doğumevi açar. Tıbbiye ve ebe okulu öğrencilerinin nöbetlerini doğumevinde yaptırarak 17 yıl çalışmayı sürdürür. O yıllarda aynı zamanda Paşa da olan Prof.Dr.Besim Ömer’in doğumhanesi giderek İstanbul’da ahali arasında da duyulmaya başlar. Sonunda gericiler bir gece doğumevinin duvarlarına “Piçhane” yazıp hem doğumevine hem de Besim Ömer’in evine taşlayarak saldırırlar.
Ancak Demirkapı Viladethanesi’nin gericilerin bu saldırısıyla kapanmasından sonra doğumevinin hem doğum hem doğum sonrası için gerekliliğini anlatmayı sürdüren bu konuda çalışmaktan vazgeçmeyen Besim Ömer Paşa’nın çabaları sonuç vermiş ve 1904 yılında Abdülhamid bir doğumevi açılmasına karar vermiştir.
Besim Ömer Paşa’nın yaşadıkları yıllarca sahnelerde İbsen’in “Bir Halk Düşmanı” oyunuyla örneklemeye çalıştığımız aydın sorumluluğuna kendi tarihimizden değerli bir örnek. Oyunda, halk için çabalayan onların en temel hakları olan sağlık hakları konusundaki çabalarının cahil halk tarafından algılanamayışı ve tersine halk düşmanı ilan edilmeleri örneklemesiyle eğitimsiz cahil halk / aydın ilişkisi irdeleniyor.
Besim Ömer (1862-1940) Tıp ve toplum sağlığı üzerine 400 den fazla makalesi yüzlerce yayını (79 basılı eseri) olan, Kızılay’ın, Verem Savaş Derneği’nin, Çocukları Koruma Derneği’nin kurucusu olmanın yanında dünyanın ilk yardım sivil örgütlenmesini kurup cephelere sağlık ve başkaca yardım malzemelerinin üretilmesi-dağıtılması gibi müthiş bir hizmetle de tarihte yerini bulmuştur. Yetiştirdiği 300 hemşireyle cephelerde yaralılara yardım etmiştir. 1922 de Tıbbiye’ye kız öğrencilerin de kaydolmasını sağlamıştır. Cumhuriyetle birlikte Akalın soyadını alarak hizmetlerine devam etmiş 1938 de Türk Tıp Tarihi Kurumu’nu da kurmuş, 5. ve 6. dönem Bilecik Milletvekili olarak görev üstlenmiştir.
Cumhuriyet öncesi tarihsel yapı içinde çeşitli kısıtlamalara karşın aydın Osmanlı gençlerinin cesaretle birçok ilerici girişimlerde bulundukları açıktır. Kuşkusuz cumhuriyeti kuran ve ilk yıllarındaki müthiş değişimleri dönüşümleri başaranlar da aydın, eğitimli, vatansever Osmanlı gençleriydi.
Yazar : Gülşen Karakadıoğlu
Tür : Dram
Bölüm : 2 Perde
Oyuncu adedi: 6 kadın – 10 erkek