Lena, Leyla ve Diğerleri
Dramaturji Notları :
Lena, Leyla ve Diğerleri, özgürlüğü kısıtlanan bir kadının kimlik arayışını gündeme getiren tek kişilik iki perdelik bir oyun. Ama ara vermeden tek bir akış içinde de oynanabileceğini düşünüyorum. Bu oyunun hazırlanma sürecinde toplumsal cinsiyet üzerine bir araştırma projesi kapsamında toplumun farklı katmanlarından özgürlüğü kısıtlanan ve şiddeti farklı biçimlerde yaşayan çeşitli kadınlarla söyleşiler yapıldı. Oyunun malzemesi bu açıdan somut belgelere dayanıyor. Ancak yer yer akışında, özellikle de finalinde kurgusal özellikleri ağır basıyor.
Lena-Leyla ile röportaj yapmak üzerine buluştuğumda türbanlı, aydınlık yüzlü bir kadınla karşılaştım. Ama gözlerinde zaman zaman derinleşen bir hüzün vardı. Kendisiyle Lena olarak mı, yoksa Leyla olarak mı görüşmek istediğimi sordu. Seçimi ona bırakınca, Lena olarak kendini daha rahat ifade edeceğini söyleyerek başörtüsünü çıkardı. Ama bana göre bu yüzeysel bir rahatlamaydı, çünkü konuşmayı her ne kadar Lena ile yapsam da Leyla’nın varlığını her an her dakika hissediyordum. Oyunun dramaturjik kurgusunu Lena-Leyla iç çatışması oluşturuyor. Ancak bu iç çatışmayı Leyla’nın Leyla olarak yaşamasına izin vermeyen Lena (yani geçmişi) değil, hem Leyla’nın hem de Lena’nm içselleştirmiş oldukları eril sistem oluşturur. İçselleştirilen ataerkillik sorunun temelini oluşturur.
Lena-Leyla olaylara zaman zaman içerden olduğu kadar dışardan da bakabiliyor … Hem kendisiyle hem de çevresiyle dalga geçebilen bir bilinç düzeyinde. Bu da onun güçlü yanı. Ancak bu bilinç düzeyine Leyla olarak yaşadıktan sonra vardığı göz ardı edilmemeli. Oysa kendisi zaman zaman yapay bir kutuplaşma yaratarak Lena’yı olumlu, Leyla’yı ise olumsuz görür. Leyla olarak da idealindeki Lena’nın baskısını yaşar ve ona sürekli tepki verir, zaman zaman da suçlar. Ancak yaşadığı çıkmazı genellikle dış nedenlere (Mustafa, kayınvalidesi vb) bağlar. Ne var ki oyunun akışı içinde bu kurgunun yapaylığı ortaya çıkmalı. Çünkü Leyla’yı yaratan Lena’ dır. Lena’nın değişken bir yapısı olduğu söylenebilir. Kiev’ de Mustafa’ya aşık olan üniversite öğrencisi Lena, başına geleceklerinin farkına bile varmadan tuzağa düşen Lena, gözlemci pasif Lena, Leyla’yı giderek etkisi altına alan güçlü Lena, finaldeki beklenilmedik sonla birlikte dibe vuran Lena …
Leyla’ya gelince, o da sadece kurgu bir kişilik, Lena’nın deyişiyle bir kopya değildir; içindeki Lena hiçbir zaman kaybolmadığı için, o da Leyla olarak yaşadıklarına ve Lena’nın buna tepkilerine göre iç çatışma yaşamaktadır çünkü. Başka bir deyişle Lena ve Leyla birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Bu iç çatışma oyun kahramanının bunun bilincine henüz varmamış olduğunu gösterir. Bu açıdan oyunun kilit noktasını yaşanılan kişilik, bölünmesi oluşturur.
Ancak bu bölünme okuyucunun gözünde belli kişisel özellikleri olan bir kadın tipinin canlandırılmasını güçleştiriyor. Lena/Leyla’nın neredeyse bir balığı andıran kaygan yapısı onu yakalayamamızı engelliyor. Olaylara kah içerde kah dışardan bakması, kah klasik bir kadın rolüne bürünerek kendini suçlaması ya da savunması, kah eril açıdan bir kadının ağızına hiç yakışmayacak bir kabasabalığı benimsemesi, kah kendisinden beklenildiği biçimde susması ve kapanması, kah başkaldırması buna örnek verilebilir. Eril bakışı ne derecede içselleştirmişsek, Lena/ Leyla’ya da deli damgasını vurmamız da o kadar kolaylaşacaktır. Oysa Leyla/Lena deli değil, sadece eril sistemin ağlarından kurtulmak isteyen bir kadındır.
Ayrıca Lena/Leyla sadece bir kişilik bölünmesini değil, aynı zamanda oyundaki diğer kadınlarla Dudiye, Ruhiye, Sultan, kayıvalide başka kadınların da öykülerini temsil ediyor. Bu açıdan oyuncunun farklı kimlikleri yaratabilecek incelikleri yaratabilmesi önemli.
Oyunda kullanılan günlük Lena/ Leyla’nın yaşadıklarını farklı bir düzleme taşıyor. İlk sahnede acı çekme, iletişimsizlik, özlem, yalnızlık, hayal kırıklığı gibi duyguları sergilediği gibi gözlemlerini de gündeme getiriyor. Günlüğüne not ettiği sözcükler ise bağlamından koparıldığı için bir tür yabancılaştırma etkisi yaratıyor. Sözcüklerle oynayarak muhafazakar, eril bir dünyaya gönderme yapıyor. İkinci sahnede günlük özgürlük yolunda ilk adımı attığında hayallerini de dile getiriyor. Yaşamındaki dönüşümle birlikte Leyna’yı keşfettikten sonra günlüğü de görmüyoruz. Günlüğe artık ihtiyacı yok mu? Belki giderek yükselen umutla birlikte birçok sorunu artık aştığını sanıyor.
Sahnelemede oyunun farklı gönderim alanlarının göz önüne alınması gerekiyor. Çünkü bu oyunda sadece Ukraynalı bir kadının göç öyküsünün değil özgürlüğü kısıtlanan bütün kadınların öyküsünün anlatıldığını düşünüyorum. Bu açıdan Leyla-Lena rolünü oynayan oyuncunun Türkçeyi hiç aksansız ve çok akıcı konuşması gerekiyor. Başörtüsü bu oyunda, öncelikle eril zihniyetin bir göstergesi olarak gündeme geliyor.
Oyunun çok sesliliği oyuncunun farklı beden dili ve ses kullanımıyla farklı söylemleri ve duyguları canlandırması, sözü edilen mekanları ve atmosferleri yaşatabilmesi, oyuncudan aşırı bir performans bekliyor.
Önoyundan sonra ilk perdede geriye dönüşlerle Leyla’nın Güneşören’deki yaşamından ve geçmişinden kesitler izleriz ve öyküsünü dinleriz. İkinci perdede yine geriye dönüşlerle Leyla’nın özgürlük ve kimlik arayışı anlatılır. Oyun olumsuz bitse de önoyun açık bir sonla belki de bir umuda işaret eder. Oyunda Lena’nın söylediği şarkılardan “sweet people” Eurovizyon yarışmasında ödül almış bir Ukrayna şarkısı. Ama hüzünü çağırıştıran başka bir müzik de kullanılabilir. Candan Erçetin’in “Ben Kimim?” şarkısını ise oyunun finaline doğru kullandım. Ancak bu şarkı ve melodisi oyunun bütününde laytmotif olarak kullanılabilir.
Oyun akıl hastanesinde geçtiğinden günlük, gazete ve türban dışındaki bütün rekvizitlerin de hayali olduğunu düşündüm.
Oyunun interaktif bir yapısı, birkaç yerde oyunun bütünlüğünün bozulmadan oyuncunun izleyicilere seslenmesi, onlardan yanıt beklemesi, izleyici-sahne iletişimini yoğunlaştırabilir.
Sahnelendiği Tiyatrolar
Bakırköy Belediye Tiyatroları, İstanbul (2014-2015; 2015-2016; 2016-2017 ve 2017-2018)
Devlet Tiyatroları, Sivas (2018-2019; 2019-2020; 2021-2022; 2022-2023; 2023-2024)
Bambu Tiyatro, Ankara (2020-2021)
Devlet Tiyatroları, Ankara (2023-2024)