Ağaçların Konuştuğu Zamanlar

 

“Ağaçların Konuştuğu Zamanlar” bir çocuk ve bir ağacın hikayesidir. Fransız oyun yazarı Yves Lebeau’nun bu şiirsel ve metaforik sahne metni, yalnızca bir çocukla bir ağacın diyaloğu değildir; aynı zamanda hafızayla, kayıpla, dönüşümle ve büyümeyle yüzleşmenin bir anlatısıdır. Her cümlesiyle hem köklere, hem göğe doğru uzanır. Hem insanın en ilkel korkularına, hem çocukluk anılarına dokunur. Metin boyunca “Ağaç” ve “Çocuk” karakterleri, hem somut hem soyut düzlemlerde var olurlar. Ağaç, baba figürüyle, doğayla ve zamanla özdeşleşir. Çocuk ise masumiyetin, öfkenin ve anlam arayışının vücut bulmuş hâlidir. Bu iki varlık arasında geçen diyaloglar, kimi zaman eğlenceli, kimi zaman karanlık, kimi zaman neredeyse kozmik bir boyut kazanır. Metin, çocukluğun kaybıyla, anne-babanın yokluğuyla, ölüm düşüncesiyle ve kimlik bunalımıyla iç içe geçer. Ağaç, yalnızca bir ağaç değildir; bazen mezar, bazen sığınak, bazen de bir fırlatma rampasıdır. Bu oyun, seyirciye doğrudan “anlatmaz”; hissettirir, fısıldar, bazen bağırır, bazen de susar. Çocuk karakterinin çoğu zaman anlaşılmaz hâle gelen cümleleri, bastırılmış duyguların, söylenemeyenlerin bir yankısı gibidir. Metin, ölümle oyun arasında bir çizgide yürür. Seyirci, bu metni çözmekle yükümlü değildir; onun içinde yol almakla, hatırlamakla, sorgulamakla meşguldür. Ağaç bir babaya dönüşebilir, çocuk bir gölgeye… Ama en çok da izleyenin kendi geçmişine…

 

Çevirmenin notları :

Ağaçların Konuştuğu Zamanlar, çevirisi kadar sahnelenmesi ve izlenmesi de dönüşüm yaratacak bir metindir. Tiyatroda hayal gücünün alanını genişletmek isteyen her yönetmen, oyuncu ve seyirci için bir meydan okuma ve bir ödüldür. Bu metin yalnızca bir oyun değil; kökleri geçmişe, dalları sonsuza uzanan bir hafıza anıtıdır.

Her replik, çocuklukla vedalaşmanın, içsel çatışmaların ve yeniden doğuşun metaforudur. Seyirciye bir öykü anlatmak değil, onu bir yolculuğa davet etmek ister bu oyun. Ağaç bir baba olur, bir mezar olur, bir gemi olur. Çocuk bir isyan, bir şarkı, bir veda olur. Ve sonunda geriye bir trompet sesi kalır… Bir fısıltı… Bir gövde… Bir düş.

 “Ağaçların Konuştuğu Zamanlar”, yalnızca şiirsel bir diyalog ya da düşsel bir oyun değil, aynı zamanda genç yaştaki izleyicilerle derinlikli bir bağ kurabilecek nadir metinlerden biridir. Bu oyun, anlamakta zorlanabileceğimiz duyguları ve soruları —ölüm, yalnızlık, aidiyet, kimlik, büyümek— genç izleyicilere onların sezgisel diliyle fısıldar.

Metin, doğrudan anlatmaz, açıklamaz; yaşatır. Çocuk karakterin çelişkileri, oyunla kurduğu ilişki, dönüşümü ve arayışı, genç seyircinin kendi iç yolculuğuna ayna tutar.

Ağaç, bir baba, bir dost, bir ev, bir sırdaş olabilir. Çocuk ise bazen bir birey, bazen bir hayal, bazen de izleyicinin ta kendisidir. Bu çift yönlü yapı, oyunun her izleyicide farklı yankılar bırakmasını sağlar. Seyircinin pasif izleyici olmaktan çıkıp, metnin boşluklarını kendi hayalleriyle doldurmasına olanak tanır. Sahnede dev dekorlara, süslü kostümlere değil, düşünceye, duyguya ve hayal gücüne yer açar. Bu, genç izleyicilere “bir oyun böyle de olabilir” duygusunu yaşatır. Gerçeğin sadece gösterilen değil, hissedilen bir şey olduğunu öğretir. Ve belki de, bir metinde kendi yalnızlığına, kendi sorularına, kendi gövdesini arayan çocukluğuna rastlama şansı verir.

Yapıt Hakkında

Yazar : Yves Lebeau

Çevirmen : Ebru Kara

Tür : Dram

Bölüm : Tek Perde

Oyuncu Bilgisi : 2 E

Yeni Yabancı Oyunlar / Türkçe Kategorisine Geri Dön