İşbirlikçiler

“Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği” döneminde ; muhalif yazar Bulgakov, karısı Yelena ve birkaç arkadaşı ile zor şartlarda, bir evde yaşamaktadır. Ciddi sağlık problemleri vardır. Yeni yazdığı "Molière" adlı oyun sahnelenmeye henüz başlamıştır. Prömiyerden sonraki gün, iki “İçişleri Halk Komiserliği Polisi” (NKVD) tarafından ziyaret edilir. Polislerden biri, kendileriyle işbirliği yapıp Joseph Stalin'in doğum gününde, onun gençlik dönemini anlatan bir oyun yazmadığı takdirde, “Molière” oyununun yasaklanacağını söyler. Bulgakov başta, kendinin ve karısının hayatını riske atma pahasına da olsa teklifi reddeder. Baskı ve tehditler, Bulgakov çalışmayı kabul edene dek sürer. Ancak Bulgakov yazmaya bir türlü başlayamamakta, kelimeleri bir araya getirememektedir. Bir gece, ona yardım edebileceğini söyleyen gizemli birinden bir telefon alır. Buluşmaya gittiğinde ise, karşısında “Joseph Stalin”i bulur. Stalin, Bulgakov'a çalışmalarını hep takdir ettiğini ve oyun yazarken ona yardımcı olmak istediğini söyler... Stalin, daktilonun başına oturur, oyunu yazmaya başlar. Bir süre sonra Stalin, "Ben senin işini yapıyorsam, sen de benimkini yap !" der ve Bulgakov'u devlet işleriyle ilgili karar vermeye ve kendi imzasını taklit ederek onaylamaya zorlar... Bir süre sonra da, Bulgakov’un sağlık ve yaşam şartları birden iyileşmeye başlar. Onun duruşunu hep örnek almış olan yakın arkadaşları ve karısı ondaki fikir değişimini görmektedir… Bulgakov, farkında olmadan pek çok olumsuz karara “JS” adına imza atar ve nihayetinde de ‘kitlesel harekât’ (Katliam) emrini vermeye ortak olur. Ve bu emir Bulgakov'un arkadaşlarının da tek tek öldürülmesiyle sonuçlanır... Sonrasında oyun için tek bir sahne daha yazılmasını isterler. Ancak bu defa kendi yazacaktır. Bulgakov, bu son sahnede Stalin’le ilgili ‘gerçekleri’ yazar, ancak dünya bunları görmek için henüz hazır değildir. Yazdıkları “NKVD” polisi tarafından imha edilir. Sonunda Stalin, Bulgakov’a onu neden seçtiğini anlatır… Bulgakov, yazdığı oyundaki “Molière” gibi ölür...

Çevirmenin notları :

Diktatörlüğün hakim olduğu rejimler ideoloji dayatma temeli üzerine kurulu olduğundan, birçok dönemde, yönettikleri toplumlara fikirlerini yaymak ve zorla kabul ettirmek için acımasız yöntemlere başvurmuş, insanlar üzerinde baskı kurarak şiddet, şantaj ve yasaklama yoluyla amaçlarına ulaşmaya çalışmışlardır. Kendi politik fikir, davranış ve kendi özel özgürlükleri dışında her türlü özgürlüğü ve fikri, kısıtlama, reddetme ve güç kullanarak ortadan kaldırma yolunu seçmişlerdir. Bu tür rejimlerde uygulanan baskı, şiddet ve şantaj, yönetilen toplumun genelde her kesimini kapsasa da, özellikle sanatı ve sanatçıları hedef almıştır. Sanatın, sanatçıların, edebiyatın, düşünür ve aydınların kitleler üzerinde ne kadar etkili olduğu bilinen bir gerçek olduğundan, yazılanlar sansürlenmiş ya da yasaklanmış, fikirler sindirilmeye çalışılmıştır. Doğal olarak da, kandırılan, uyutulan, aç bırakılan, işkence yapılan, sindirilen insanlara umut verecek, bir ışık tutacak, heyecanlandıracak ve özgürlük yolunda cesaret aşılayacak yazarları, oyuncuları, aydınları, düşünürleri vb. susturmak en kestirme yol gibi görülmüştür... Tarihten ders almayanlar için bu yöntemler bu tür rejimlerin en büyük zaafı olmuş, ne kadar saçma ve aptalca olduğu gerçeği yine zamanla anlaşılarak tarih sayfalarındaki yerini almıştır... Bunun en çarpıcı örneği, şüphesiz, Joseph Stalin’in diktatör olduğu “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği” dönemidir... 

Bu oyunda da, Stalin karşıtı olan “Bulgakov” adlı yazar üzerinden, onun ve çevresindeki insanların o dönem Rusya’sında neler yaşadığı, sanatın, düşünen ve düşündüklerini yazanların nasıl diğerleri gibi baskı, şiddet ve şantaj yoluyla kontrol altına alınmaya çalışıldığı anlatılmaktadır... Tanrıcılık oynayan, narsist, bencil, kompleksli ve acımasız bir insanın ve de yandaşlarının dayattığı fikirlere karşı çıkan milyonların, ya da sadece başka dil, inanç ve kültüre sahip olma suçu (!) işleyenlerin sürgüne ya da katledilmeye giden yol haritası büyüteç altına alınmaktadır... 

Oyunda, Bulgakov’ un kendiyle olan iç çatışması, hastalığı, geçmişi, fikirleri, çevresiyle ilişkisi ve “Stalin” özelinde bir ideolojiyle olan çatışması her ne kadar bir rüyanın derinliklerinde hayat bulsa da, aslında rüya olamayacak kadar gerçek ve yaşanmış olan, tarihe düşmüş aşağıdaki sözlerin ışığında çarpıcı bir kurguyla gözler önüne serilir...

“Akıl kopyalanamaz ve yaratıcılık bir imza gibi taklit edilemez !”

“Yaratılan bir eser yakılarak yok edilemez !”

“Yazılanlar (Müsveddeler) yanmaz !”

“İşbirlikçiler”, 2011 / 2012 tiyatro sezonunda İngiltere’de “National Theatre” tarafından sahnelenmiş, çok beğenilmiş ve “2012 Laurence Olivier En İyi Oyun” ödülünü almıştır.
 

Yapıt Hakkında

Yazar : John Hodge

Çevirmen : Ekin Tunçay Turan

Tür : Kara Komedi

Bölüm : İki Perde

Oyuncu Bilgisi : 10 E - 3 K (10 Yardımcı Rol)

Yeni Yabancı Oyunlar / Türkçe Kategorisine Geri Dön