Yapıt Hakkında
Yazar, bir konuşmasında romanını şöylece özetlemiştir: “Babasıyla birlikte bir gazetede kapıcılık yapmakta olan yoksul bir genç, sürekli okumakta, yeni yeni ortaya çıkan yazarlık yeteneğinin coşkun dürtüsüyle hikâyeler yazmaktadır. Günün birinde, iyi yürekli yazı işleri müdürünün yardımıyla ilk hikâyesi gazetede yayınlanır, gencin kendine güveni artar. Fakat ertesi gün bir yetkili, hikâyenin onunla ilişkisi bulunmadığını bildiren bir açıklama yayınlatır. Sevincini yüreğinde donduran bu darbe, onu şaşırtmış, sertleştirmiş, babası dahil herkesten öç almaya itmiştir.”
Ali Hikmet, geniş bir yorumunda, konuyu daha da genişleterek verir: “Romanın başkişisi Doğan, ailesinin yoksulluğu kadar, babasının savruk ve zorbaca kayıtsızlığı yüzünden okulu bırakmış, bir sütçünün yanında bir süre çalışıp sütçünün karısıyla cinsel ilişkiler kurmuş, bu ilişkilerin meydana çıkması üzerine kovulmuş, bir gazeteye kapıcı olmuştur. Buyrukçu, ‘geri dönüş’lerle Doğan’ın geçmişini anlatırken, onun ‘insanca’ ilişkilerin yavaş yavaş yok olmaya yüz tuttuğu bir aile ve iş çevresinde yaşadığını da belirtir. Doğan bu ortamda var olabilmek için bir yazar olmayı seçmiştir. Babası bir göçmen olmanın getirdiği ruhsal eziklik, ama daha çok düzenin insanı köleleştiren koşullarıyla insana vergi olan sevgi, onur gibi duyguları kemirilmiş bir tiptir. Aile çevresinde egemen olan babasıdır. Düzenin ezilen katlarının insansızlaştırdığı kişiyi nasıl babası simgeliyorsa, egemen katların insansızlaştırdığı kişiyi de, çalıştığı gazetenin yayın danışmanı olan Cevdet Bey simgeler. Romanda Doğan, işte bu iki insansızlaştırılmış tip arasında insanca var olabilmek için direnen çelişkiyi somutlar; romanın diyalektik kurgusu bu üç tip çevresinde gelişir…”
Kaynak: Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü / Behçet Necatigil