Kazak

Kazak

Dört kişilik bir aile (baba SİNAR, anne MİZA, kızları RÂZ ve oğulları MATİ) yeni kurulan Mezak adlı vilayete yerleşmeye hak kazanır. Bu “yaşam terfisi” özellikle MİZA’nın kararlılığı ve çabalarıyla elde edilmiştir. İktidarın yeni projesi olarak ortaya çıkan Mezak vilayeti sakinleri; burada varlıklı, üst düzey bir yaşama kavuşmaktadır, ancak bu seçkin hayatın bazı koşulları vardır. Mezak’ta yaşayan tüm seçkinler her zaman harcama yapmak ve kaşık çataldan arabalarına kadar sahip oldukları her şeyi her daim yenilemekle yükümlüdür. Bu yükümlülük kapsamında tüm mobil cihazlarda ve diğer iletişim ortamlarında Reklam Asistanı, yani RA uygulaması gece gündüz açık tutulmalıdır. Mezak sakinlerinin bu uygulamayla etkileşimleri Tüketim Polisi tarafından sıkı sıkıya denetlenir. MİZA ve MATİ bu sisteme kolayca uyum sağlarken SİNAR biraz zorluk çekse ve bazı uygulamaları oldukça mantıksız bulsa da çok sevdiği karısını mutlu etmek için itirazlarını ileriye götürmemeyi tercih eder. Diğer yandan, anneannesinin anılarıyla dolu olan eski vilayeti Galat’ı çok özleyen RÂZ, yeni hayatına adapte olmaya var gücüyle direnç göstermektedir. TÜPO (ailenin tüketim denetmeni) bu süreçte aileye yardımcı olmak için sık sık ziyarete gelir ve RÂZ gibi “nostaljiden muzdarip” çocukları daha önce de gördüğünü ancak yönetimin bu tür ufak sorunlara etkili bir çözüm geliştirdiğini sık sık dile getirse de bu çözümün bir sürpriz olduğunu söyleyip daha ayrıntılı bilgi vermez. RÂZ’ın üzerinden çıkarmadığı eski kazağı, direnişinin en önemli simgesidir. Nitekim bu kazak annesiyle arasındaki en şiddetli kavganın da nedeni olur. Ancak kavga, beklenmedik bir trajediyle kesintiye uğrar ve aile içindeki roller ve amaçlar önceden planlanması mümkün olmayan değişimlere uğrar. TÜPO’nun sözünü ettiği sürpriz çözümün de bu değişimde büyük bir payı olacaktır.

Yazarın notları :

Oyun Mezak adlı ülkede günümüzde geçen bir tüketim distopyasıdır. İçinde barındırdığı trajediye rağmen özellikle TÜPO ile SİNAR arasındaki çatışmaların yer aldığı sahnelerde hiciv niteliğinde yer yer komediye kaçan diyaloglar ve TÜPO karakterinin aile içinde tanıklık ettiği olaylara absürt denebilecek yaklaşımları üzerinden, günümüz tüketim toplumunun budalalığının yanı sıra kâr ortaklarının “etik duruşunun” ardındaki açgözlülüğe de dikkat çekilir.