Visite, La

Genç bir anne, yakında işten eve gelmesi gereken kocasının uzaktaki ailesi tarafından ziyaret edilir. Kendisi için gelmeyen bu seyirciye karşı tek başına; tavizsiz, annelik üzerine düşünceleri, mucizeden kaynaklanan mükemmel mutluluk efsanesini de beraberinde getiren dizginsiz bir monoloğa başlar! Toplumun gözünde kaybolmuş, yalnız kalmış ve kendisinden beklenen rolü artık oynayamayacak durumda olan kadın; tartışmasını annelik içgüdüsüyle besleyen bir hezeyanın içine yavaş yavaş dalıp patlamanın eşiğine gelir.

Minneapolis, henüz birkaç günlük anne olan genç bir Fransız kadın; kocasının akrabaları olan “Kanadalı kuzenler”in ziyaretini kabul eder. Biraz tedirgin, bebeğin uyanmasını ve gelmeyen kocasının dönüşünü beklerken de bol bol konuşur. Kendi yardımıyla kocasının kazandığı prestijli Fulbright Bursu’ndan, henüz yapım aşamasında olan beyin bilimleri tezinden, bilinmeyen topraklara sürgünden, anne olmanın şaşkınlığından ve dolayısıyla – ilk kez doğum yapan tüm anneler gibi – tamamen beceriksizce ve normalde bildiği hâlde bu mutlak cehaletin ortaya çıkardığı panikten dolayı bol bol konuşur.

Çevirmenin notları ;

Birçok dile çevrilmiş ve ödüle layık görülmüş romancı ve senarist Anne Berest; yirmi yılı aşkın süredir tanıdığı Lolita Chammah’nın isteği üzerine, annelik içgüdüsü ve anne olmanın zevkleriyle ilgili tüm kabul görmüş fikirlere karşı gülünç ve utanmaz bir söylenti monoloğu ve sövgüsü olan ‘Ziyaret’i kaleme alır.

Beyin bilimlerinde uzman olan genç bir akademisyen kadın, prestijli bir Amerikan üniversitesine henüz araştırma görevlisi olarak atanan kocasının ardından, o da Amerika Birleşik Devletleri’ne gider. Arkadaşlarından ve ailesinden uzakta, bu kampüste ona eşlik etmek için ilk çocuklarının doğumundan ve doğum izninden yararlanır. Mizahına ve zihinsel gücüne rağmen, bu yalnızlık ona ağır basmaktadır.

Kocasının uzaktan kuzenlerinin, yeni doğan bebeğinin gelişini kutlamak için onu ziyarete geldikleri gün, aynı zamanda onun için anneliğe dair bazen belirsiz olan duygularını açığa vurması için bir fırsata dönüşür. Bu ilk çocuğun doğumu onun için gerçek bir devrimdir. Evet, bir devrim. Ama annelik gerçekten de bir içgüdü müdür?