Invincible

Torben Betts’in İngiltere sınırlarını aşan ve büyük ilgi gören oyunu yolculuğuna Londra’da başladı ardından İngiltere turnesi yaptı ve İngiltere dışında, Madrid, Bilbao, New York, Buenos Aires, Prag, Varşova gibi şehirlerde sahnelendi. Oyunun sahnelendiği ülkeler İngiltere, Amerika, Meksika, Arjantin, Polonya, Çek Cumhuriyeti, İspanya, Şili, Venezuela, Peru.

Yazar oyunda iki farklı altyapıya sahip aile aracılığıyla kültürel, sosyal ve ekonomik sınıf farklılıklarını ve ilişkileri irdeliyor. Ve aslında birbirimizden pek de farkımız olmadığını gösteriyor.

Profesyonel bir ressam olan Emily radikal görüşleri olan oldukça gergin bir kadındır. Çocuklarına ve adaletsiz sisteme takıntılıdır. Hayat arkadaşı Oliver ise sessiz, kibar ve düşünceli bir adamdır. Üniversiteden mezun olunca bir kamu kurumunda bilgi işlem departmanında devlet memuru olarak çalışmaya başlayan Oliver ekonomik kriz nedeniyle yapılan işten çıkarmalardan nasibini alarak işsiz kalmıştır. Artık yalnızca freelance çalışmaktadır. Ekonomik kriz onları derinden etkilemiş Londra’da yaşamalarını imkansız hale getirmiştir. Daha ucuz bir mülk edinip daha sade yaşayabilecekleri kuzeyde küçük bir kasabaya taşınmalarının bir diğer nedeni de Emily’nin gerçek insanlar arasında çocuk büyütmeyi istemesidir. Emily bir sanatçı kooperatifi kurma ve Uluslararası Af Örgütü’nün yerel şubesini açma derdindedir.Bu orta sınıfa ait idealist, eğitimli ve kültürlü çiftin yeni komşularıyla tanışma arzuları onları hayal kırıklığına uğratır, evlerine davet ettikleri komşuları üç çocuklu taşralı bir çifttir. Sürekli bira içen göbekli eski donanma aşçısı artık postacı olan Alan ve diş kliniğinde part time resepsiyonist olarak çalışan flörtöz karısı Dawn içkileri devirdikçe alıştıkları çevreden ne kadar uzaklaştıklarını anlarlar. Alan futbol düşkünü, vatansever, yüksek sesle konuşup sürekli bira içen, sevgili kedisi Yenilmez’in resimlerini yapmaktan hoşlanan, tuhaf kaba saba bir adamdır. Onun şahane görünümlü karısı Dawn açıksözlü, seksi ama biraz alık bir kadındır. Çift birbirlerine sevgilerini göstermekten çekinmezler, ilişkileri iyi görünmektedir.

Aralarındaki sosyal, kültürel ve politik farklılıklar giderek tuhaf bir hal alır, Emily yanlış yönlendirilen cahil askerleri savaşa gönderen politikacılara acımasızca saldırmaya başladığında Alan ve Dawn’ın bu konuyla direk ilgili gerçek vatanseverler oldukları ortaya çıkar. Çünkü yirmi yaşındaki oğulları Sean da aynı pozisyonda olan bir askerdir. Aralarındaki farklılıklar çoktur ama aynı zamanda ortak yaşanmışlıkları, kayıpları da söz konusudur. Sohbetleri ilerledikçe tahmin ettiklerinden çok daha benzer noktaları olduğunu farkederler. Bu masumane tanışma toplantısı aldatma, kedi cinayeti gibi beklenmedik olayların da katkısıyla giderek içinden çıkılması zor bir hal alacaktır.

İngiltere’de eleştirmenler tarafından son yılların en başarılı yazarları arasında gösterilen ve kendine has bir teatral üsluba sahip sıradışı bir oyun yazarı olduğu vurgulanan Torben Betts’in eserleri Alan Ayckborn ve Mike Leigh oyunlarını andıran sosyal gerçekçi kara mizahın yanısıra Howard Barker benzeri daha trajik, şiirsel bir tarza sahip. Tiyatro oyunlarının yanısıra senaryo yazarlığı da yapan Torben Betts’in yazdığı Downhill adlı bağımsız film senaryosu Mayıs 2014’de vizyona girdi ve beğeni topladı. Büyük beğeni toplayan ve sıkça sahnelenen oyunu Invincible- Yenilmez ilk kez Türkçeye çevrildi.