Yapıt Hakkında

On hikâye. Birinci hikâye Yemek’te gemici İdris, gemide fasulya çorbalı, kuru üzüm hoşaflı ve ağız tadıyla yenmiş bir yemekten sonra, tabaklar yıkanırken, Rize’de para hırsıyla işlenmiş bir cinayeti hatırlar: Çocukluğunda o katilin ekmeği öğürdüğünü, yediği yemeklerin gırtlağına takıldığını görmüş olan İdris, şimdi kendinde ve arkadaşlarında hak edilmiş, helâl yemeklerin lezzet ve mutluluğuyla doludur.

 

İkinci hikâye Beş Kepçe Üzüm Hoşafı’nda süvari Mehmet Kaptan, kavga eden iki gemiciyi ayırır, yenişmelerini sağlamak için de güverteye kırmızı sulyen boya ile bir çizgi çektirir. Ellerinde bir halatın birer ucu, çizginin iki tarafında yer alır kavgacılar. Asılmalarıyla halat gerilir, çekişme uzadıkça uzar. Çağrılan aşçıbaşının fazladan beş kepçe üzüm hoşafı vaadi üzerine gemici Kadir daha güçlü asılır, rakibini çizginin beri yanına çeker alır.

Üçüncü hikâye Bulucu Hızır Salim’de Mehmet Kaptan, bir zamanlar atandığı bir gemiye gerekli çapayı nasıl bulduğunu anlatır: Hızır Salim, Haliç’in bir yerinde, suyun dibinde bir deniz-altı deposuna sahiptir; darda Kaptan’a Hızır gibi yetişmiştir. Açıkta Kalmanın Sınırında hikâyesinde Mehmet Kaptan, geminin gece vakti demir tarayıp bir başka tekneye bindirmiş olmasından suçlu, yirmi yıldır yanında güverte lostromosu Eyüb’ün, işinden atılma korkusuna karşı anlayış gösterir; lostromoyu bir kere daha koruyacaktır. Kitaba adını veren beşinci hikâyede olay gene Mehmet Kaptan’ın gemisinde geçer: Gemici Şükrü, geceden pruva direğinin tepesine tırmanmış, orda öyle durmaktadır; inmek istemez bir türlü; denize atlayacağını söyler. Telâşa düşen kaptan, onu kandırıp indirmeye çalışırsa da Şükrü, Lostromo Eyüb’ün “Şükrü iyi denizcidir” diye bağırması şartıyla ineceğini söyler, fakat Eyüb Reis yalan şey söyleyemeyeceği gerekçesiyle teklifi reddeder. Güvertedekiler, gözleri yukarda ve kamaşmış, Şükrü’nün denize atlamasını ürküntüyle beklemektedirler.

Kara Bir Şey Denizde hikâyesinde bir mayın, içi boşalmış, kör bir mayın olduğu anlaşılana kadar, kaptana korkulu dakikalar yaşatır. Canı Huyunun Altında Tekel Hamza’nın hikâyesinde Mehmet Kaptan, sigara kaçakçısı ateşçi Hamza’ya gözdağı verir, fakat sonra çağırdığı lostromo’ya başaltını fazla aramamasını, çünkü Tekel Hamza’nın ne yapıp edip gene sigara kaçıracağını söyler. Sekizinci hikâye Külhanların Önünde, boyuna kürek sallayan aynı ateşçi Hamza’nın çok canlı ve şiirli meslek portresidir. Çıkmak İçin İnmek’te Rize’nin Sarayköy’ünden, on dört yaşında Dursun, gemide bir aydır muçodur; karanlık ambara inen çubuk basamaklar karşısında duyduğu korkuyu, gemici Memiş’in yüreklendirmesiyle yener ve ilk kez iner ambara.

Kitabın son ve en uzun hikâyesi Yeşil Altın, Rizeli gemici İdris’in hayalleriyle oluşur: İdris güverteye uzanmıştır; gökteki bir bulutun sırtında köyüne kadar gider, özlem giderir. Tarlasındaki mısırları söküp yerine çay, yani yeşil altın dikecektir. İdris’in, arkadaşı Ali’ye açtığı bu niyet, gemideki marangoz-gemici Sarayköylü Mehmet Usta tarafından da olumlu karşılanır. Şimdi Mehmet Usta, rendesinin başında, İdris vardiyada, ikisi de kendi hülyalarının mutluluğu içindedirler.

Yer yer bir şiir yoğunluğu içinde ahenkli gerilimli bir dille yazılmış hikâyelerdeki tazeliğin, çekiciliğin bir nedeni de yazarın, portrelerini çizdiği, maceralarını anlattığı denizcilerin karakter ve iç dünyalarını derinden duyurmasıdır.

Eser, 1970 yılında Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı

Kaynak : Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü / Behçet Necatigil

 

Direğin Tepesinde Bir Adam, Zeyyat Selimoğlu’nun deniz insanlarını anlatan öykülerini bir araya getiriyor.

Karadan kopup açık denizlere açılan gemilerde çalışan insanların hayatlarından kesitleri etkileyici bir yalınlıkta yansıtır. Öyle ki; insandaki insanı anlatırken onların dünyalarını biçimleyen denizin gerçekliği de bütün yanlarıyla öykülere siner.

Lirik, etkileyici, bir o kadar da dil şenliğinde bir dünyanın yansılarını getirir bize bu öyküler.

Direğin Tepesinde Bir Adam’ı okuduğumda, süslemelerden uzak, söz sanatlarına itibar etmeyen, kendine özgü bir gerçekçilik anlayışı olduğuna karar vermiştim. Kitap da Sait Faik Armağanı’nı kazanmıştı.

Kitabı yeniden okurken, onun öyküleri üzerine yıllar önce vardığım yargıları, bugün övgüyü artırarak tekrarladım.

Doğan Hızlan

Kaynak : Kitap Tanıtım / Eksik Parça Yayınları